4.12.2010

“KÖLN EDEBİYAT ATÖLYESİ”NİN 6.11.2010 TARİHLİ TOPLANTISINDAN İZLENİMLER

Araya giren yaklaşık altı ay gibi bir uzun sürenin sonrasında Thomas-Mann-Str. 3 adresindeki evimizde toplantılara yeniden başlanması yolunda 31 Ekim Pazar günü Extrablatt Brunchhanesi’nde alınan kararın üzerinden bir hafta bile geçmedi ki, 6.11.2010 Cuma akşamı 19.00’dan itibaren gerçekten kapımız çalınmaya başlandı... Üstelik iki de yeni sima vardı, kapı zilimize dokunanlar arasında... Sağlık, yağmur, çocuk, sınav gibi haklı nedenlerle önceden telefon edip gelemeyeceklerini bildiren (Arzu ve Ali Coşkun, Nil ve Umut Oben, Songül ve Zafer Taştan, Hüseyin Günbey) ile birarada olabilme olanağı da böylece iki hafta sonraya kaldı...

• 2010 – 2011 döneminin ilk toplantısına Derya Mutlu, Nurten Kum, Gündüz Besen, Hasan Can, Aynur Cansay, Meltem ve Emrah Çimen, Mediha Can, Mine ve Işık Selen’in dışında iki yeni isim: Fatoş Yılmaz-Dageförde ile Can Korkmaz katıldılar... Fatoş ve Can’ı, toplantıya katılanlar yakından tanıdılar. Gelemeyenlere bu yeni arkadaşlarımızı tanıtmaya çalışmaktansa, bu işi bir sonraki toplantıya geleceklere kendilerinin yapacakları tahminimi iletmekle yetiniyorum... Biraz merak etsinler, gelemeyenler!... Sadece şunu belirteyim: Gerek Can, gerekse Fatoş Yılmaz her ikisi de grupa hemen uyum sağlayan ve kaynaşan kişiler...

• Şimdi gelelim 6 Kasım toplantısında dile getirilen görüş ve dileklere... Toplantının ilk bir – birbuçuk saati geçmişteki toplantıları değerlendirmek ve gelecekteki toplantılara yönelik beklentilerin çok katılımcı ve istekli bir biçimde dile getirilmesiyle geçti. Toplantıların organizatörü Mine Selen “geçmiş ve gelecekle ilgili görüşleri”nin belli olduğunu, ancak bunları tüm görüşlerin dile getirmesinden sonra açıklamak istediğini söyledi. (Bir hafta önceki brunchda da topluluğun Mine ablası toplantıların devamının, bunun gerçekten arzulanması ve toplantılara katılanların kendilerine düşen katılımda bulunmaları halinde devam edebileceğin işaretini vermişti!)

• Bunun üzerine toplantıya katılanlar sırayla geçmiş ve gelecekle ilgili görüşlerini dile getirdiler. Teker teker kimin hangi noktalara işaret ettiği gibi ayrıntılara girmek yerine, üzerinde görüş birliği sağlanan noktaları sıralamakta yarar var sanıyorum. İşte bu noktalar:

- 6 yıl önce başlayan edebiyat toplantılarına mutlaka devam edilsin! İki haftada bir!
- Bu toplantılarda hepimizin ortak noktada buluşabileceği konular ele alınsın!
- Toplantıda ele alınacak konular sürpriz olmasın, önceden bilinsin, bildirilsin. Bu, toplantıya hazırlıklı gelinmesini sağlar.
- Ayda bir, son iki toplantının – belki de her toplantıda bir önceki toplantının - değerlendirmesini yapalım...
- Şiire de toplantılarda yer verelim... Yazar ve şairlerin tanıtılmasında ayrıntılarda boğulmayalım... Bazı yazar veya şairler iki kişi tarafından ortaklaşa hazırlanıp tanıtılabilir.
- Toplantıların bitiminin çok geç saatlere kaymamasına özen gösterilsin! 19.00’dan itibaren Çay-Sohbet-Merhaba... İlk bölüm 20.00 – 21.30; İkinci Bölüm 21.45-23.00! ...
- İki-üç kişiyi ilgilendiren, ya da iki üç kişi arasındaki diyaloglardan oluşan mailleşmelerde herkesin isminin yazılı olduğu maillere yanıt veriliyormuşcasına, bunların “alle antworten” biçiminde diğer kişilere de aktarılmamasına özen gösterilsin!...

Bütün bu görüş ve dileklerin dile getirilmesinden sonra da Mine de düşüncelerini şöyle özetledi: “Arkadaşlar hepinizin gösterdiği bu içtenlik ve yoğun istek karşısında ben de hepimize çok şey kazandırdığına inandığımız bu toplantıların devam etmesi gerektiği görüşünde olduğumu belirtmek isterim. Sizlerin bu isteğiniz ve heycanınız devam ettiği sürece ben de varım... Kitap ve yazar ağırlıklı, edebiyat merkezli konularda kalalım. Okuma tiyatrosunu deneyelim. Dışa açılmanın provalarını kendi aramızda deneyelim. (İki yıl önceki kilise etkinliğindeki gibi...) Toplantıdan izlenimleri, ilke olarak Işık Selen’in derlemesinin – gönüllü olanların da arada bir bu işi üstlenmesinin- toplantı akışını olumlu etkileyeceğini sanıyorum. Böylece gelemeyen arkadaşların da toplantılardan haberdar olması sağlanmış olur...”
Toplantının ikinci bölümünde ise, AWO yöneticilerinden arkadaşımız Cengiz İyilik’ in 46 yaşında yaşama veda etmek zorunda kalan oğlu Levent’in cenaze törenine ilişkin izlenimlerimizi aktardık. Tabii bunun arkasından da ölüm ve yaşamla ilgili görüşler birbirini izledi. Herkes az, ya da çok zorlandı, ama yaşamla ve yaşamın gerçeği olan ölümle ilgili düşüncelerini çok samimi bir biçimde dile getirdi...
Arkadaşlar, yeni toplantı tarihleri önümüzdeki günlerde ayrıca bildirilecek...
6.11.2010 tarihli Köln Edebiyat Atölyesi toplantısı ilgili olarak aktarabileceklerim bu kadar! Bir sonraki toplantıya kadar sağlıklı günler...

0 yorum:

About This Blog

About This Blog

  © Blogger template 'Contemplation' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP